Автор
Стефан Цвейг

Stefan Zweig

  • 583 книги
  • 1044 подписчиков
  • 30228 читателей
4.3
46 641оценок
Рейтинг автора складывается из оценок его книг. На графике показано соотношение положительных, нейтральных и негативных оценок.
4.3
46 641оценок
5 25047
4 15737
3 4886
2 728
1 243
без
оценки
9191

Стефан Цвейг — библиография

  • Улица в лунном свете Стефан Цвейг
    Форма: новелла
    Оригинальное название: Die Mondscheingasse
    Дата написания: 1922
    Первая публикация: 2019
    Перевод: О. Боченкова
    Язык: Русский
    Опоздавший на свой поезд по причине позднего прибытия корабля германский путешественник вынужден заночевать во французском портовом городе. Вечером он отправляется на прогулку, в результате чего становится невольным свидетелем финальной стадии тяжёлой семейной драмы.
  • Незримая коллекция. Эпизод из времён инфляции в Германии Стефан Цвейг
    Форма: новелла
    Оригинальное название: Die unsichtbare Sammlung. Eine Episode aus der deutschen Inflation
    Дата написания: 1927
    Язык: Русский

    Во времена послевоенной инфляции пожилой берлинский антиквар, тщетно пытавшийся раздобыть новый товар для продажи, решил просмотреть старые торговые книги в надежде отыскать кого-нибудь из прежних покупателей. Вдруг ему попалась целая связка писем одного из старейших клиентов, переписка с которым велась целых 60 лет, однако однажды по непонятным причинам внезапно оборвалась. С 1914 года тот ни разу не обратился в лавку старьевщика с заказом или запросом. Антиквар решил наведаться к таинственно пропавшему клиенту.

  • Мария Антуанетта. Портрет ординарного характера Стефан Цвейг
    Форма: роман
    Оригинальное название: Marie Antoinette. Bildnis eines mittleren Charakters
    Дата написания: 1932
    Перевод: Лев Миримов
    Язык: Русский
    Биографический роман о французской королеве, жене Людовика XVI, окончившей жизнь на гильотине. Что погубило её: буйство черни, подлость аристократии или собственное легкомыслие?
  • İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar Стефан Цвейг
    Tarih, u?suz bucaksız g?ky?z?n?n en karanlık olduğu anlara benzer. Aydınlık olduğu zamanlar var olsa da derin, b?y?k ve gizemli bir karanlık onun varlığını tanımlar. Bakan her g?ze g?r?nmeyen detayları, ayırt edilemeyen sebep ve sonu?ları ile insanlık tarihi; bug?nden bakıldığında zifir? karanlıkta, hi?bir y?ne sapma-dan, dosdoğru ilerlenen ve eklemlenen bir yolculuğa benzer. Bu yolculukta, g?rmeyi bilen insanın ?n?ne b?y?k ve g?rkemli bazı parlak yıldızlar iliştirilmiştir. Kişinin yapması gereken yalnızca başını g?ğe kaldırmak, ihtişamla parlayan o yıldızları keşfetmek ve gideceği yolu onların yaydığı ışığa g?re ?izmektir. Bug?n?n insanı, aradığı doğru yolu ancak bu, karanlık tarihi aydınlatan yıldızların en parlak olduğu gecelerde bulabilecektir. Stefan Zweig İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar adlı eserinde; yery?z?n?n farklı d?nemlerinde, farklı yerlerde, farklı şekillerde parıldayan ve parıltıları tarih g?ğ?nde asılı kalan insanları, olayları ele almaktadır. Zweig, eseriyle yolunu kaybetmiş yahut hen?z yola ?ıkmaktan dahi korkan g?n?m?z insanına, o yıldızların parlaklığıyla aslında bir yol haritası armağan etmektedir. Okur; İstanbul’un Fethi’ndeki mucizede, Goethe’nin aşkında, Waterloo Savaşı’ndaki hatada, Eldorado’nun keşfinde ya da Tolstoy’un epiloğunda g?ky?z?ne yayılan ışık ile y?n?n? bulacak; kim bilir, belki de bir sonraki parlak yıldızı g?ğe asmak i?in hazırlanacaktır.
  • Mecburiyet Стефан Цвейг
    Ka?mak ve saklanmak, zihnimiz ile hislerimiz h?l? bizimle bir-likteyken bir ??z?m olabilir mi? İnsan, nereye ka?abilir korkuları onu bir g?lge gibi takip ederken? Hangi sığınağın kapısı engelleye-bilir o duyguların i?eriye girmesini? Esir olmaktan ?ekinen insan, esaretin asıl kemendini kendi benliğinde taşır. Ka?mak, yalnızca bir aldanış; saklanmak ise ?ocuksu bir umut ediştir. Ferdinand da aldanan, korkularından ka?maya ?alışırken as-lında onları b?y?ten ve bu soğuk sis bulutunun t?m benliğini sar-masına izin verenlerdendir. Y?reğindeki başkaldırma arzusu ve dışarıdan gelen itaat baskısı ile Ferdinand’ın benliği; sevdiklerini dahi g?remeyeceği bir aralıkta sıkışıp kalır. O da ?areyi teslim ol-makta, boyun eğmekte bulur. Makineleşmiş bir sistemin ?ağrısı, kanlı canlı bir insanın t?m uzuvlarına h?kmeder; onu ele ge?irir ve Ferdinand gibileri ruhlarından sıyrılarak k???k birer makineye d?n?ş?r. «hiİnsan dışarıda olduğu zaman kendini ka?ak hissettiği m?ddet-?e hi?bir yerde ?zg?r değildir.»
  • Yakıcı Sır Стефан Цвейг
    Gen?, yakışıklı ve ?apkın bir adam olan Baron, tatil i?in gittiği bir otelde zamanını renklendirecek bir kadın arayışındadır. Kısa s?re i?erisinde bu kadını bulan adam, amacına ulaşmak i?in ilk adımı onun on iki yaşındaki oğluyla ahbaplık kurarak atar. Ancak k???k oğlan Edgar, bir yetişkinin arkadaşlığına alışıp kendisini kaptırdıktan sonra, bu arkadaşlığı annesine verme korkusuyla y?z y?ze gelir. ?ok ge?meden yetişkin arkadaşının niyetini sezen Edgar, annesinin i?ine s?r?klendiği fakat kendisinin bir t?rl? anlayamadığı macerada, ?ocukluğun verdiği temiz i?g?d?yle annesini korumaya ?alışmaktadır. ?yle ki, b?y?klerin yaşantısı bazen ?ocukların masum bakışıyla daha net g?r?nmektedir. “Zek?yı hi?bir şey tutkulu bir ş?pheden fazla bileyemez, hi?bir şey olgunlaşmamış bir zek?nın t?m imk?nlarını karanlığa doğru giden bir yoldaki kadar geliştiremez. Bazen tek ve ince bir kapıdır; ?ocukları bizim ger?ek kabul ettiğimiz d?nyadan ayıran ve tesad?fen esen bir r?zg?r onu a?ıverir.”
  • Sahaf Mendel - G?r?nmez Koleksiyon - Bir Zanaatk?r ile Beklenmedik Karşılaşma Стефан Цвейг
    Sahaf Mendel II. D?nya Savaşı yıllarından entelekt?el bir kitap bilgini olan Sahaf Mendel, trajik ?yk?s?n?n anılar ve duyumların harmanıyla zamanında m?davimi olduğu Kafe Gluck’taki ondan kalan boş yerinde sanki yeniden canlanıyor. Savaşın acımasız yıkımı ve anlamsızlığı karakterin ?yk?s?nde okuyucuya resmediliyor. “Mendel, artık Mendel değildi, tıpkı d?nyanın artık eski d?nya olmadığı gibi…” G?r?nmez Koleksiyon K?r bir koleksiyoner, artık var olmadığını ve değersiz k?ğıt par?alarına d?n?şt?ğ?n? bilmediği koleksiyonuna derin bir bağlılık duyar. Koleksiyonundan en ufak bir kaybın onu yıkıma uğratacağını bilmesine rağmen ailesi, zor şartlardan dolayı birer birer o nadide eserleri elden ?ıkarır. Yerine de hi?bir değeri olmayan k?ğıtlar yerleştirirler. Rutini, bu değersiz k?ğıtların sırayla d?zenlenmesine ve onlarla kurduğu bağın dokunuşlarıyla ifadesine d?n?ş?r. Bu bağlılık ise artık sadece bir yanılgıdan ibarettir. “Trajik bir bi?imde hi?bir şeyden haberi olmayan adam hatıralarında olduk?a ger?ek olan resimleri hi? hata yapmadan kusursuz bir bi?imde ve sırasıyla, her bir resmi en ince ayrıntısına kadar ?vd? ve tarif etti: G?r?nmez koleksiyonu ?oktan r?zg?rların dağıttığı bu k?r adamın, acıklı bir bi?imde aldatılmış insanın vizyonunun coşkusu o kadar muhteşemdi ki, neredeyse ben bile buna inanmaya başlayacaktım.” Bir Zanaatk?r ile Beklenmedik Karşılaşma Paris’in kalbi sayılan Strasburg Bulvarı’nın ortasında, kalabalık insan selinin ve d?kk?nların ışıltıları arasından bir yankesiciyi fark eden anlatıcı, onu bir anda g?z hapsine alıyor. Yankesicinin işini sanatsal bir icrayla ger?ekleştirmesi anlatıcıyı bir yandan b?y?lerken bir yandan da onu ahlaki ?elişkiye d?ş?r?yor. Anlatıcı, metcezirin doruğuna meraklı bir heyecanla tırmandırıyor. “O artık ?ivisi ?ıkmış d?nyadaki sayısız yoksul, sefil, kovalanan, hasta ve perişan insandan biriydi sadece ve ben birdenbire kendimi onunla meraktan ?te daha derin bir katmandan bağlandığımı hissettim.”
  • Olağan?st? Bir Gece Стефан Цвейг
    Elit tabakadan gelen, saygın ve centilmen bir yedek subay, hayatının heyecanının kaybolduğu g?nlerden bir g?n, at yarışı seyretmeye gider. Yarış esnasında yerde başkasına ait bir bilet bulur ve bu biletle at yarışı oynayıp para kazanır. Hem ihtiyacı hem de hakkı olmayan bu parayı alıp c?zdanına koyması, yedek subayın hissiyatında birtakım ?alkalanmalara sebep olur. Yedek subay işlediği bu hırsızlık su?u sebebiyle hem su?lanmaktan korkup yaptığı işten utan? duymakta hem de i?inde yer aldığı burjuva d?nyasının kemikleşmiş yaşantısından kendini dışarı atmanın mutluluğunu yaşamaktadır. 36 yıllık yaşamında ilk kez kendini bu kadar canlı hisseden başkahramanımız, i?ten i?e muhta? olduğu sevgi isteğiyle beraber, kaybettiği benliğini bulma yolculuğuna d?şecek ve ?evresinde g?rmezden geldiği insan hik?yelerinin farkına varmaya başlayacaktır. Bu tutkunun fırtınasıyla bir kapı a?ılmıştı. İ?ime doğru bir derinleşme oldu. Haz dolu bir baş d?nmesiyle i?imdeki bu bilinmeyene bakarken hem korktuğumu hem de mutlu olduğumu hissettim. ?evremde g?lerek ve sohbet ederek dalgalanan binlerce insanın i?inde ben kendimi, i?imdeki o yitik insanı arıyordum, hatırlamanın o b?y?l? s?recinde yılları yoklayarak gerilere gittim. (…) Artık size ait değilim, artık değilim; belki y?kseklerde, belki diplerde, dışarılarda bir yerlerdeyim; fakat asla ve asla sizin burjuva refahınızın d?z kumsallarında değilim artık.(…) Hayır, artık asla o insan olmak istemiyordum. Ge?mişteki o kusursuz, duygusuz, d?nyadan kopuk centilmen olmak istemiyordum, su?un ve dehşetin t?m derinliklerine dalacak olsam da artık ger?ek yaşamı istiyordum!
  • Karmaşık Duygular Стефан Цвейг
    İnsan duygularını ?st?n g?zlem yeteneği ile okurlarına aktaran Zweig; bu uzun ?yk?s?nde gen? filoloji ?ğrencisinin g?z?nden bir akademisyenin entelekt?el kimliği arkasındaki duygusal yaşamına ışık tutuyor. Karakterler arasında kurulan bağ, duygusal sarsıntılara zemin hazırlasa da profes?r?n hayatındaki temel ger?eği de a?ığa ?ıkarıyor. Kabullenmesi zor olan duyguların zihinde yarattığı karmaşıklıkta, duygusal ?alkantılarında boğulan kahramanlar, Zweig’ın kaleminde tekrar canlanıyor. Roland, profes?r ve eşi arasındaki benzersiz aşk maceraları, aralarındaki sırlar ve saplantılı duygusal ilişkiler, gerilimler Zweig’ın g??l? kalemi ve tahlilleri ile her devrin okuruna hitap etmeye devam ediyor. «Hocamın başlangı?ta fısıldar gibi acele ?ıkan sesi artık kaslarını ve bağ dokularını geriyor, gittik?e daha rahat ve daha y?ksekten u?an metal ve parlak bir u?ağa benziyordu: Oda artık sesine dar geliyor, duvarlar yankıdan zorlanıyor, mek?nın t?m?ne ihtiya? duyuyordu. Fırtınanın tepemde estiğini hissediyordum, denizin k?p?ren dudaklarından g?mb?rt?l? kelimeler bağırarak ?ıkıyordu: Yazı masasının ?zerine eğilmişken sanki yine kendi memleketimde deniz kenarındaki kumların ?zerindeymişim gibi ve sanki binlerce dalganın muazzam uğultusu ve r?zg?rın nefes alır gibi yaklaşıyor olması gibiydi.»
  • G?m?l? Şamdan Стефан Цвейг
    Kral S?leyman’dan beri Yahudilerin kutsal emaneti olan yedi kollu Şamdan Menora, Vandalların Roma’yı istilası sırasında ele ge?irilir. Bu acı duruma hen?z 7 yaşındayken tanık olan Benjamin Marnefesch, ?mr?n?, şamdanı ait olduğu yere geri getirmeye adar. Şamdanın neredeyse 90 yıllık g???, Yahudilerin kutsalına bağlılığıyla diyar diyar gezmesine ve bu s?re?te Benjamin’in de 88 yaşında son nefesine kadar m?cadelesine konu olur. «G?m?l? Şamdan», hangi inanışa, hangi dine ve hangi etnik sınıfa ait olursa olsun insanın değer verdiği, kutsal g?rd?ğ? emanetler i?in nasıl malını, canını ortaya koyduğunu, yaşayışlarını o emanetlere g?re şekillendirdiğini ve t?m sevin?lerinin ve kederlerinin kaynağının yine o emanetler olduğunu ortaya koyuyor. «Bizim b?t?n ?ilemizin kaynağı, elle tutulur olana tutunmamamız, daima arayanlar olarak kalmış olmamız ve sonsuza kadar g?r?nmeyenin peşinden gitmemizdir. Ancak g?r?nmez olana bağlanan, elle tutulur olana d?şk?n olandan daha g??l?d?r, ??nk? ?teki ge?ici, bizimki kalıcıdır.»
  • Bir Y?reğin ??k?ş? - Bir Kadının Hayatından Yirmi D?rt Saat Стефан Цвейг
    Bir eş ve baba olan Bay Salomonsohn’un hiddet duyduğu her şey, zaman i?erisinde artık ona acı vermeyi bırakır. Ailesinin i?indeki varlığı kendi deyimiyle bir hayalete d?n?ş?r. B?ylelikle başlar insanlara ve kendine karşı duyduğu yabancılaşma ve y?reğinin ?l?me giden yolculuğu… “Bir y?reğin adamakıllı sarsılabilmesi i?in her zaman kaderin g??l? bir tokadı ya da her şeyi sert bir şekilde s?k?p atan kaba kuvveti gerekmez; hatta gelişig?zel bir sebeple yıkımı yaratmak, onun ele avuca sığmaz şekil verme arzusunu tahrik eder.” *** Kızlarını ve eşini, hen?z yeni tanıdığı bir adama duyduğu tutkulu aşkı uğrunda terk eden bir kadının ?zerine, y?kselen konuşmalarda kendini ve ge?mişini bulan bir başka tutkulu kadının yirmi d?rt saatlik ?yk?s?… “Bir kadının, hayatının bazı anlarında kendisi istemese ve fark etmese de bazı gizli g??lerin esiri olabileceği, insanların bu ger?eği reddetmesinin altında, kendi i?g?d?lerinden, doğasındaki şeytanlıklardan korkmasının yattığını, kendilerini ‘kolay baştan ?ıkaranlara’ g?re daha namuslu, daha temiz hissettikleri i?in mutlu olduklarını s?yledim. Oysa benim şahsen bir kadının kendisini i?g?d?lerine ?zg?rce bırakmasını, tutkularının peşinden gitmesini, genelde olduğu gibi kocasının kolları arasında, g?zleri kapalıyken onu aldatmasından daha d?r?st?e bulduğumu belirttim.”
  • Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Erika Ewald’in Aşkı - Unutulmuş D?şler Стефан Цвейг
    Onu asla tanımamış bir adama, mutlak bir aşkla bağlanan me?hul kadının, «Sana, beni asla tanımamış olan sana…» diye başlayan mektubunda on ?? yaşından son nefesine kadar duyduğu ?ıkarsız aşkı, heyecanı, mahcubiyeti, kısaca ?şık bir insana ait t?m duygular insan?st? bir doruğa ulaşır. «Bilinmeyenle nitelenen bu hissiyat, şimdiye dek hi? bu kadar ??z?lmemiş ve ger?ek ile kıyasa s?r?klenmemiştir. Sen, beni hi?bir zaman tanımayan, bir suyun yanından ge?ercesine yanımdan ge?ip giden, bir taşa basar gibi ?st?me basan, her zaman, ama her zaman yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyişte bırakan sen, kimsin ki benim i?in?»
  • Hayatın Mucizeleri-Ormanın ?zerindeki Yıldız-Zıt İkizler Стефан Цвейг
    Yaşlı bir ressam ve gen? Esther’in dostluğuyla başlayan hik?ye aynı zamanda d?nemin karmaşıklıklarını da g?zler ?n?ne seriyor. Kiliseye Meryem Ana tablosu yapması istenen ressam model olarak Esther’i se?er ve ?izimde ona bir ?ocuk verir. Başlarda ?ocuğa dokunamayan bu gen? kız zamanla ?deta tabloyla ?zdeşleşir ve sonu da tıpkı tablonun başına gelenle aynı olur… Mezhep farklılıklarından doğan ?atışmalara ve gen? bir kızın i?ine kapanık d?nyasından nasıl annelik i?g?d?leriyle dolup taştığına Zweig’ın anlatımıyla şahit oluyoruz. Ve o anda b?y? bozulmuştu. Aşağılanmış topluluk utan? ve ?fke i?inde yukarıya h?cum etti. Sert bir yumrukla yana savrulan Esther sendeledi. Ama toparlandı; sanki s?z konusu olan kendi ger?ek hayatıymış gibi resim i?in savaştı. K?r bir ?fkeyle ve eski inadıyla ağır bir g?m?ş şamdan ile vurdu; i?lerinden birisi k?frederek yere d?şt? ama bir başkası ?fkeyle ?ne fırladı. Bir han?er kırmızı bir şimşek gibi parladı ve Esther yere kapaklandı. Aynı anda sunaktan kırılan sivri par?alar artık acı hissetmeyen bedeninin ?zerine yağmaya başladı. Meryem Ana’nın ?ocukla ve kalbi kanayan Meryem Ana resmi, ikisi birden tek bir ?fkeli balta darbesiyle d?şt?. *** Duyduğu aşk ve kavuşmanın imk?nsızlığı karşısında eli kolu bağlı olan bir adam… Ger?ekliğin y?z?ne ?arpan derin acısı ve soğuk tren rayları… Aşkın en saf h?li ve kalpleri sızlatan bir hik?ye…O zaman g?zlerini bir kere daha a?tı. ?st?nde sessiz, lacivert siyah g?ky?z?n? ve birka? ağacın sallanan tepesini g?rd?. Ve ormanın ?zerinde parlayan beyaz bir yıldız. Ormanın ?zerinde yalnız bir yıldız… Şimdi raylar başının altında hafif?e titremeye ve inlemeye başlamıştı. Ama d?ş?ncesi kalbinde ve aşkının t?m coşkusunu, ?aresizliğini i?eren g?zlerinde ateş gibi yanıyordu. T?m ?zlemi ve acı veren bu son soru, yukarıdan ona merhametle bakan o beyaz, parlak yıldıza doğru y?kseldi. Tren yaklaşıyor, yaklaşıyordu. Ve ?lecek olan adam, tarif edilemeyecek son bir bakışla o pırıldayan yıldızı, ormanın ?zerindeki o yıldızı bir kere daha sarmaladı. Sonra g?zlerini kapattı… *** Eski bir yapının muhteşem benzerlikteki iki kulesinin hik?yesinin anlatıldığı kitapta babalarının hırsını ve annelerinin g?zelliğini kendilerinde toplayan kıskan? ikiz kardeş Sophia ve Helena, tamamen zıt bir karaktere sahiptirler fakat tek ortak y?nleri birbirlerini delicesine kıskanmalarıdır. Yaşadıkları fakir hayattan bıkan kız kardeşlerden Helena bir g?n evden ka?ar ve erkekleri para karşılığı evinde ağırlayan bir kadına d?n?ş?r. Fakat t?m ?lkeye ?n? yayılan kardeşini delicesine kıskanan ve h?l? fakir hayatı yaşayan Sophia da intikam almak ister ve kardeşinden tamamıyla zıt bir hayat yaşayarak, yani d?nyevi zevklerden uzak bir hayat yaşayarak kendinden bahsettirmek ister. İsteği ger?ekleşir fakat bu sırada kardeşinin hain planından bihaberdir… B?ylece yalancı d?nyamızda ve ilk defa olmamak ?zere Helena Sophia’yı yenmiş, g?zellik bilgeliğe karşı, k?t?l?k erdeme karşı, her zaman istekli olan beden de bocalayan ve başına buyruk ruha karşı galip gelmişti ve zamanında Hz. Ey?p’?n o ?nemli konuşmasında yakındığı gibi, yery?z?nde k?t?lerin hayatı iyi giderken, dindarlar zarar g?rmeye ve iyilerin alay konusu olmaya devam ediyorlardı.
  • Korku Стефан Цвейг
    Bayan Wagner burjuva d?nyasında sakin bir şekilde yaşayan; ?nl?, k?lt?rl? ve saygın bir avukatla sekiz yıllık evli, iki ?ocuğuyla huzurlu ve mutlu sayılırdı. Bir akşam tesad?fen tanıştığı gen? piyanistle başlayan g?n?l ilişkisiyle kendini bambaşka bir d?nyada bulur. H?kmedemediği karmaşık duyguları onu maceraya s?r?klerken aynı zamanda tehlike ve korkunun da derinliğini fark edecekti. Maruz kaldığı şantaj ve hoyratlık karşısında savunmasız, ?aresiz ve yakıcı korkularının i?inde duyduğu su?luluk, ruhunu trajik bir sona doğru g?t?recekti… “Ne diye bağırdım, neleri ele verdim?” diye ?rperdi Irene. Ne biliyor acaba? G?zlerini kaldırıp kocasının g?zlerine bakmaya cesaret edemedi. Ama o, garip bir sakinlikte ve gayet ciddi, kendisine bakıyordu.
  • Цветочный вальс Гюстав Флобер
    Коллекция элегантной классики — это пронзительная нежность, это сад, который шагнул к вам на книжную полку. Корешки коллекции собирают на полке цветочный орнамент.
    В комплект вошли книги «Госпожа Бовари», «Гордость и предубеждение», «Ночь нежна», «Эпоха невинности», «Алая буква», «Чувство и чувствительность» — шесть классических женских романов, которые приятно читать и приятно дарить.
    16
  • Die Welt von gestern Стефан Цвейг
    "Die Welt von Gestern", mit dem Untertitel «Erinnerungen eines Europ?ers», ist ein autobiografisches Werk Stefan Zweigs. Das Buch entstand kurz vor Zweigs Tod in den letzten Jahren (von 1939 bis 1941) seines Exils und erschien 1942. Zweig schildert darin sein Leben von der Kindheit in Wien bis zum Aufkommen der Nationalsozialisten. Er liefert aber auch einen objektiven Blick auf die Kultur des alten Europas.
  • Frauen, die Geschichte schrieben - Band V Стефан Цвейг
    Der letzte Band dieser Serie, wo Frauen, die Geschichte schrieben, vorgestellt werden und ber?hmte Schriftsteller sie beschrieben, sind: Isabella von ?gypten von Achim von Arnim: Kaiser Karl des F?nften erste Jugendliebe. Herzog Michael, Herrscher aller Zigeuner von ?gypten, wird in Gent als unschuldig verurteilter Dieb geh?ngt. Seine einzige Tochter Isabella, «das bleiche, sch?ne Kind», steht als Waise da. Denn die Mutter – aus dem alten Hause der Grafen von Hoogstraaten – ist bereits vier Jahre tot. Kraft eines Zauberschlages, der Isabella trifft, als sie den Genter Galgenberg fast erstiegen hat, gr?bt sie an der Richtstatt des armen Vaters eine Mandragora, die Alraunwurzel, aus. Kleopatra von Alfred Schirokauer: Die Geschichte von Kleopatra beginnt mit ihren Vorfahren. Als der ber?hmte Grieche Alexander der Gro?e, 332 v. Chr. ?gypten von der verhassten persischen Herrschaft befreite, wurden die eroberten Reiche nach seinem Tod 323 v. Chr. unter seinen drei Gener?len aufgeteilt. Kleopatras Vorfahr Ptolemaios setzte sich die Krone ?gyptens auf. Seine Frau Arsino? stammte aus einer Seitenlinie des makedonischen (nordgriechischen) Herrscherhauses. Hauptstadt und neues Machtzentrum in ?gypten war die von Alexander gegr?ndete Stadt Alexandria. Lucrezia Borgia von Ferdinand Gregorovius: Lucrezia Borgia (* 18. April 1480 in Rom oder Subiaco; † 24. Juni 1519 in Belriguardo bei Ferrara) war eine italienisch-spanische Renaissancef?rstin und die uneheliche Tochter Papst Alexanders VI. mit seiner Geliebten Vanozza de' Cattanei. Sie war die Schwester von Cesare, Juan und Jofr? Borgia. Marie Antoinette von Stefan Zweig: Marie Antoinette (* 2. November 1755 in Wien; † 16. Oktober 1793 in Paris) war als Maria Antonia Josepha Johanna geborene Erzherzogin von ?sterreich sowie Prinzessin von Ungarn, B?hmen, der Toskana und entstammte dem Haus Habsburg-Lothringen. Durch ihre Heirat mit dem franz?sischen Thronfolger und sp?teren K?nig Ludwig XVI.
  • Женщина и ландшафт Стефан Цвейг
    Форма: новелла
    Оригинальное название: Die Frau und die Landschaft
    Перевод: П. Бернштейн
Показать ещё